Dienstag, 9. Juni 2009

Epey zaman geçti...

Epey zaman geçti 29 mart 2009 yerel seçimlerinin üzerinden. Bu seçiminde galibi malesef AKP oldu. Fakat bir miktarda olsa oy kaybi var. Buna ragmen muhalefet partilerinin de bir yükselis gösterdiginden de pek bahsedilemez.

Ancak anamuhalefet partisi CHP bir miktarda olsa en azindan Istanbul`da Kemal Kiliçdaroglu ile bir sempati çikisi yakaladigini gördük. Ama yetmedi. Bunun tam aksine, bence CHP baskent Ankara`da yine Melih Gökçek karsisinda yeni bir hüsranla karsilasti. Bunun sebebi ise, CHP`nin Ankara için yeni bir isim ve taze bir kan getirememesinden kaynaklandi. Yazik ki bu bir tikanikligin isareti. Umarim sayin Deniz Baykal buradan büyük dersler çikarabilir. Fakat bu ders sadece Ankara için degil genel baskanlik için de geçerli. Artik bunu görmeli ve gerekeni yapmali.

Izmir`e gelince; burada kemiklesmis bir CHP seçmen kitlesi haricinde, AKP`ye duyulan tüm antipatide sanki burada, "Gavur Izmir`de" açikça ortaya çikiyor. Ben açikçasi bir Izmirli olarak bundan büyük bir gurur duyuyorum. Ayrica Aziz Kocaoglu`nu bu seçim basarisindan dolayida kutluyorum. Hepsinden önemliside, bu seçim yarisinin adaylar arasinda en uygar ve nezih bir örneginide olusturdugu için tüm adaylara ve ayni zamanda tüm Izmirlilere çok tesekkür ediyorum. Karalamadan ve yaralamadan.

Erdogan`in muhakkak alinmasi gereken baska bir kale olarak gördügü Diyarbakir ise yine bir gerçegi ortaya koydu ve burada bir Kürt Toplumunun israrla " Bizsiz demokrasi olmaz" cevabini aldi. Tabii ki bu cevap sadece AKP`ye degil tüm partilere ve Türkiye`nin tamamina bir mesaji idi. Gerçek olanda bu zaten. DTP siyasi oratami en azindan yaratmis ve bunu sürdürmektedir. Fakat onlarinda bu oyunu gayet dikkatli ve uygar bir biçimde yürütmesi çok önemli. Sert, keskin ve köseli söylemler, eylemler onlarida yipratacaktir. Sadece Kürt Politikasi üzerinden beslenemezler. Siyasette de dengeli beslenmek bir insan vücudundaki kadar önemli ve gereklidir. Bir de olmazsa olmaz olan samimiyet. Eger DTP sadece bir Kürt Partisi olacak ve kalacaksa sorunlarin ortadan kalkmasi zor gözüküyor. Burada DTP`nin yapmasi gereken Türkiye`de yasayan herkesten sempati ve dolayisiylada anlayis toplamasidir. Bu da galiba samimice yapilacak bir itirafla gerçeklesebilir. O da PKK`nin bir terör örgütü oldugunu tek cümle ile söylemesidir. Egmeden, bükmeden !

Sonntag, 22. März 2009

Dana yüzüldü, kuyruguna gelindi...

Evet 2009 yerel seçimlerinde dananin kuyrugu koptu kopacak. Bakalim ne olacak ? Ne olursa olsun diyemiyorum, zira iki ayri beklentim var.

1.) AKP` nin oy orani %40`in altina inerse, Istanbul ve Ankara`yi da bir kaybederlerse bak sen duruma. Üzerine bir de Diyarbakir`i da istediklerini israrla söylüyorlar ya, birde orayi alamasinlar. Iste o zaman ben bunlarin paçasini görücem. Bakalim hemen erken seçim karari aliyorlar mi, almiyorlar mi? Hele o Kasimpasali bakalim ne yapicak ?

2.) CHP genelde istedigi oy oranini yakalayamasin ve bunun sonucu olarakta parti içi muhalefetle Deniz Baykal Liderlikten istifa etsin yada ettirilsin. Fakat bir yandan da Kemal Kiliçdaroglu`nun ve Murat Karayalçin`in kazanmalarini, en azindan AKP`nin iki kalesini yikmalrini isiyorum. Ama bu takdirde de Deniz Baykal gitmez. Bu dilegim herhalde daha zor. Esasen farkettiyseniz burada iki ayri dilegim var. Neyse; aslinda Deniz Baykal`da dürüst ve yerine göre dogru politikalari ortaya koyabilen bir lider , fakat çok yiprandi ve sempati yitirdi. Bu da CHP` nin genelde alabilecegi oy toplamini etkiliyor. Yani kisacasi ; CHP` de bir kan degisimine, taze kana ihtiyaç var. Insallah bu degisim de en kisa sürede gerçeklesir.

Zaten Türkiye`deki sag / muhafazakar olan partiler kendilerine her zaman daha kolay taban ve ortam bulmuslardir. Gerek örf adet, gerekse dini inanç sekli de zaten bu duruma da çok uygundur. Ama sol ise bu konuda her zaman zorlanmislardir. Ayrica solda bölünmüslükte epey çoktur. Bir zamanlarin en büyük yalani ve korkusu olan kizillar/ komunistler hala bir nesil halkin hafizasinda yer etmistir ve söküp atmakta hiç kolay degildir.


Ugur Karaca / Basel - Isviçre

Sonntag, 8. März 2009

29 Mart Yerel Seçimleri

Yaklasik 20 gün sonra Türkiye`de Yerel Seçimler yapilacak. Bu seçimler esasen taa en basindan itibaren seçmen listelerinin muhtarliklara asilmasi ile saibelenmeye baslamistir.

  • Yasayip ama listede bulunamayan, ölmüs ama listede olan, Van`da Urfa`da ya da baska illerde ikamet edip Istanbul`da oy kullanacak olan kalabalik asiretler, tek hanede otuz küsur seçmen, komple yazilmamis bir mahalle halki, seçmen olarak yazilmis 6 aylik bebekler, ceza ve tutukevinden tahliye olmus, ama buna ragmen hàlà oradaymis gibi kayi altinda olanlar, dagdaki PKK teröristleri vs. vs.... Bunlari çogaltmak mümkün, ve bunlar sadce basindan duyduklarimiz. Ya duymadigimiz neler var daha acaba ?
  • Hükümet olan AKP`nin devlete ait olan araç ve malzemeler ile seçim propagandasi yürütmesi.
  • Seçim rüsveti olarak dagitilan, ama esasen milletin vergileri ile desteklenen Sosyal Yardim adi altida yürütülen, sikandal boyutlara varan sadaka dagitma zihniyeti, ve bunun karsilik görmesi.
  • Yüksek Seçim kurumunun bunlara çok ama çok uzun bir süre sessiz kalmasi ve bardagin tasiran son damla olan beyaz esya yardimlari.
  • Yüksek Seçim kurulu`nun uyari ve ikazina ragmen, bu ikazlarin bizzat Basbakan ve Vali tarafindanumursanmayip devam etmesi.
  • Il idare binalarinda, PTT subelerinde AKP pnkartve afislerin bulunmasi ve sikayet konusu olmasi.
  • Bu sikayet ve uyarilara savcilarin duyarsiz kalmasi, yada esasen harekete geçirilmemeleri. Savci ve Hakimlerin bski altina ilinip korkutulmalari.
  • Telekulak korkusuyle neredeyse tüm miletin sindirilmis olmasi.
  • Medyaya yapilan baski ve santajlar, kesilmeye ugrasilan cezalar.
  • Bakanlarin halka aba altindan sopa göstererek, onlara bizim adayimizi seçin baski ve santajlari. Yoksa hizmet alamazsiniz imalari.
  • Ya o meydanlara otobüs otobüs getirilen yiginlara ne demeli ? Onca yigin insan ne demek aslinda, onca isiz güçsüz, aylak var demek. Fakirlik ve yoksulluk demek. Tek bir kisinin agzindan çikacak iki siyasi sözden medet ummak demek.

Kimileri hatta bunlarin içinde ben aydinim diye geçinenler dahi var, bunlarin tümünü; "ehh bizim kaderimiz bu diye , kadercilik diye " yorumluyor. Hayir bu cahillik, bilmemezlik, çaresizlikve en kötüsü de tabii ki kullanilmislik. Halk kullanilip siyasetçi ogullarina , kizlarina, gelin ve damatlarina, gemiler yüzdürülüyor, askerlikler yaptirilmiyor, medya patronuklari ve pirlantaciliklar dagitiliyor. Zümrecilik belkide bir milleti birbirine düsürecek ve onu perisan edebilecek çok büyük bir kötülüktür.

Ve dedigim gibi daha 20 gün var, bakalim daha ne inciler dökülecek sahnelerde ?En çok yadirgadigim ise sudur: Yahu bu seçimin adi " Yerel Seçim" degil mi ? Eger öyleyse Partiler ve Genel baskanlar bu seçimi neden bir genel seçim havasina soktular ? O meydanlarda toplanan halk kitlelerine asil hitap etmesi, vaat ve pojelerini anlatmasi, karismasini ortaya cikarmasi gereken adaylarin kendileri degil midir? Eee nerede bunlar ? Her gün televizyon ve gazetelerde genel baskan nutuklari, çekismeleri, tahammülsüzlükleri, resimleri.... vs.

Peki bu seçimlerin nesi, yada neresi yerel seçim ? Yoksa Erdogan , Baykal ve Bahçeli belediye baskan adayi oldularda bizim haberimiz mi yok ?

Ugur Karaca / Basel - Isviçre

Sonntag, 22. Februar 2009

Bana yollayin.

Bütün yazilarinizi bekliyorum. karacaugur@hotmail.com